Küçükken evin 2 sokak ötesindeki çim sahaya gidip maç yapardım arkadaşlarımla. Çim saha dediğim gerçek bir stadyum ruhu taşıyor, tribünleri yok sadece. 🙂 İlk başlar takımların antrenman yaptığı bir yerdi daha sonradan el değiştirdi ve amatör maçlara ev sahipliği yaptı. Boyut olarak halı saha standardının çok üstünde olduğu için maç yapmaya gelenler alışamadı sonra müşterisi azalınca kimse kalmadı ve çocukların işgal ettiği bir yere dönüştü. Mahalle maçlarına ev sahipliği yapan bir mabet haline geldi.
Çocukken futbolun ayrı bir yeri vardı. Holiganizme kaçmadan izlenen maçlar, biriktirilen futbolcu kartları vb güzeldi. Öyle zevk alırdım ki oynadığım o oyundan her Allah’ın günü arkadaşlarımla evin ordaki çim sahaya gitmek ve maç yapmak en sevdiğim şeydi o yıllarda. En büyük sosyalleşme mekanımız o sahaydı. Çok eğlenirdik çok. Bizim takım fena değildi. Genelde yeniyorduk. Yaş olarak bizden büyükler gelince çoğu zaman yeniliyorduk o ayrı mesele. 3 gol şartıyla kaleci değiştiriliyor ve ben kötü bir kaleci olduğum için kalede pek uzun kalamıyordum. Yoksa diğer mevkilerde gayet iyiydim. Tatlı bir hırs vardı herkeste, yüksek motivasyon ve ruh vardı. Maç sonrası yapılan maç kritiğini hatırlıyorum Erman Toroğlu gelse öyle kritik yapamaz. Yapılan kaliteli analizler şimdi nerede var be ? 🙂
Kategoriler:kişisel yazılar