İstanbul’da mülteciyken eve yakın bakkal arada bana bedava şeker verirdi. Bir gün teşekkür için annemin yaptığı Boşnak böreğinden götürdüm. Anlaşamadık bakkal amcayla, henüz Türkçe bilmiyordum. Ama mutlu olmuştu. Börek tabağını yine şekerle dolu geri verdi. Halâ hatırlarım onu. İsmini bilmem, çok kalmadık orda, ama yüzünü hala iyi hatırlarım. Hayattaysa, Bosna’da birilerinin ona dua ettiğini, bilmesini isterdim. Evin sokağında da çocuklarla oyun oynardık. Türkçem yarım yamalak. Ama çocuk daha kolay anlaşıyor. Pastane vardı, tam bizim balkona bakıyordu. Oyun sırasında çocuklar pastaneye dondurma yemeğe giderdi. Bende para olmazdı, baba Bosna’daydı halâ, eve kaçardım, balkondan izlerdim onları. Bir gün pastaneci eve bir kâse dolu dondurma gönderdi. Allah’ım nasıl bir mutluluktu. Sokağa inip çocuklarla beraber yemiştik. Kaşık kaşık. Bugün mültecilere karşı olanlara bakılırsa benim ne o şekerlere, ne de o dondurmaya hakkım vardı. Belki ancak bir mülteci çadırı hakkımdı. Siz siz olun, Türk insanı, yardımınızı arada kötüye kullanan olsa bile, yıllar sonra size dua edecek olanların sayısı daha büyüktür.
Emine ŞeçeroviçKaşli (Boşnak yazar)