Türkiye Cumhuriyeti’ ne bağlı karayolları üzerinde çorap söküğü gibi gelen tırların ve kamyonların farlarından çıkan ışıkla ısındığım dönemlerde bile Türk dizilerinin bu kadar gerileme kaydedeceğini düşünmemiştim. Fakirlikten saatlerce dizi izleyip, çekirdek çitlediğim kötü sayılabilecek dönemlerimde bile kendini izletebilen, güzel sayabileceğim diziler vardı. Ama 2013 Türkiye’ sinde tövbeler olsun ki izlenecek dizi sayısı benim gözümde 1 veya 2 dir. Fazlası akla zarar.

O değil de gerileyerek uçurumdan kayalıklara doğru yuvarlanan dizi ekibi ve kameramanlara gerçekten yazık oldu. Ne de olsa onlar emir kuluydular. Türk dizilerine gerileme kaydettiren, tabi ki dizi senaristleridir. O berbat senaryoları onlar yazdığı için günah keçisi olarak onları seçiyorum. Neyse, çok suçlama yapmaya gerek yok. Suçlanacaksa halk bile suçlanabilir. Eğitim seviyesinin neden istenilen düzeye ulaşamadığı tartışılabilir. Konumuza gelirsek ; Her ne kadar sosyolojik tespit yapmaktan nefret etsem de bazı gerçekleri görünce söylemeden edemiyorum. Bu Türk dizilerinin senaryolarını avm tuvaletlerinde falan mı yazıyorlar acaba ? Bu insanlar, bu kadar midesiz mi  ? diye sormadan edemiyorum.

Diziler, televizyonu aptal kutusu haline getirmekten başka bir işe yaramıyor desek yanlış olmaz. Artık, insanlar dışarıda dizi muhabbeti yapar oldular. Adam, karşıdakine ;  nasılsın ? diye sormadan, izlediği dizinin sonucunu soruyor. Büyük kanal(izasyon)ların yıllardır süren aptallaştırma çalışması sonucu böyle iğrenç bir memleket haline geldik. İnsanımız, insanlıktan çıktı. Zaten, uçkurumuzun derdinde olan bir millettik, bu diziler sayesinde daha fazla ahlak çökmesi yaşadık. Yazıklar olsun!!