bilim

Konumuz Kimya?

chemia

Aslında ismi basit, yani ne var ki kimya der geçersin ama anlamı bir o kadarda ağırdır aslında.. Nedir sahiden bu kimya? Kim oluyor lan bu, kimya kim ki bu ne yani, kimya kim ya?

İlkokulda fen bilgisi diye abuk sabuk ne olduğu önemsiz bir ders vardır tabi biz bunları yutalı çok oldu ve ilk kez bu dersin içeriğinde geçer aslında.. İşte kovalent, iyonik bağlar gibi bilmem neler anlatılır.. Lisede kimya dersleri biraz daha gelişerek organiktir, asit ve bazlardır, mol hesaplamaları gibi şeylerle karşımıza çıkar.. Amaçsız bir şekilde ne işe yaradığı değilde öğrenmemiz gerekli diye öğrendik işte bir şeyler, gittik mol hesapladık eee bunun amacı nekineki? Karbon dört tane bağ yapmışta hidrojenle, metan gibi bişeyler çıkmışta öyle yani, komşuların dedikodusu gibi bir dersti aslında.. Çok günaha girdik Allah affetsin.. Elementler haklarını helal etsin..

Kimya denen bilim, aslında bana göre periyodik cetvelle yeni maddeleri çizme sanatıdır.. Bilgi güçtür, güç kimyadır.. Bu saklı bilimin tarihine bakacak olursak uğrunda onlarca kişinin öldüğünü görürsünüz yada etkisinin sonuçları yüzünden milyonlarca kişinin…

Bu kimya bilimi 17. yüzyıla kadar simya olarak adlandırılmıştır ve simya ise değersiz madenlerden altın elde etme gibisinden bir anlama gelir.. 18. yüzyıldan sonra görülmüş ki Simya içinde yeni ve işe yaramaz tepkimeler olmaya başlamış bundan sonra ise simya kimya ile yolunu ayırmıştır. Bu zaman diliminde simya yinede ağırlığını korumuş ancak kimya ise işe yaramaz simya hataları bütünüydü ve önemsizdi.. Ancak önemseyen ve ilgi duyan yürekli kişiler çıktılar tabi.. Sıfırdan başlayıp yeni araştırmalar yaptılar yeni dökümanlar çıkardılar. Öksüz ve yetim olan kimya bilimi küllerinden doğdu ve kardeşi olan simyayı vahşice katletti.. Günümüzde simya neyse, o zamanlardada kimya oydu.. Sonra adını nükleer bombalarla duyurdu bu bilim ve daha ilgi çekici hale geldi. Çünkü savaşların seyrini değiştirmiş milyonlarca kişinin ölümüne sebep olmuştur.. Hatta kendisi üzerinde çalışan insanları bile vahşice öldürmüştür bu bilim, Marie Curie gibi.. Halen defterine koruyucu elbiselerle yaklaşılıyor..

curie

Tabi ki bunlar daha da ilgi çekici bir hale getirdi bu bilimi sonra uyuşturucu pazarlarına devrim getirmiştir kimya.. Aslında karanlık yanı kadar aydınlık yanıda çoktur.. İlaçlar, tıp, izolasyon malzemeleri, ulaşım, iletişim… gibi aslında bütün sektörler sayılabilir.. Mutlaka içlerinde kimyadan kalma bir iz vardır..

Gelin biz yapıcı tarafından daha çok yıkıcı tarafına bakalım.. Zaten benim gibi sadistlerin aklından geçen güç kavramı da yıkım olur ve bana göre kimya adlı bu kimliği belirsiz katil, tam bir yıkım kimliğine sahip olduğu için bazı insanların yasal silahıdır.. Kendi efendilerini bile öldürmüş bu dal, düşmanlarına kim bilir neler yapabilir..

Yukarıda yazılanlar tamamen görecelidir ve sadece beni iyonik olarak bağlar.. Hani biri çıkıp benim için silah biyoloji yada fizik derse, biyolojik silahımızıda çıkartırız, fiziksel güçte uygularız abi.. Ama kimyası bozuk olan insanlardan korkun =)) . Neyse o kimyası bozuk insanlara hiç girmeyelim. Girdin mi çıkamazsın arkadaş çünkü çoğu ülkenin yöneticisinin ve %50 kesimin zaten kimyadan haberi yok, olsaydı kendini bozmamak adına buzdolabına kapatırdı bu element yığınları.. En azından bu dönemde yaşayan gavurnmentler gidene kadar..

Yaşadığınız bütün sıkıntıların, aşkların, sevgilerin, karşılıksız aşkların, inançların, hastalıkların,ölümün ve yaşamın, yalnızlığın ve her şeyin hatta varlığımız bile bu kimya yüzünden.. Ah! God’s not blessed it!

Gelin klasik olayları kimya ile anlatalım ve gerçek bir hikaye okuyalım..

Bu kimya yüzünden element yığınları, element yığınlarına aşık olur, sonra karşılıksız çıkar ve yine kimya devreye girer burada kısa devre olmaya başlar, alkol gibi kimyasallar içer insan. Ha yine olmadıysa kimya hala uğraşır insanlarla.. Aklına takar o element yığınını, biyolojik çöpü.. Ya doktora gider bu insan antidepresan gibi kimyasallar kullanır ya da çeker namluya, kimyasalı, dibi kimyasal patlayıcıyı patlatır gider, ucundaki demir saplanır elementler yığınına.. Sonra arkasından yine ağlar, her iki tarafın kimyasal yakınları.. Dövünür element yığınları.. Sonra ecel denen kimyasal bitim gelir o dövünenlerin başına, ölür ve girer toprağa.. Unutulur dövünen ve kimya gücüyle ölen biyolojik çöpler.. Sonra bu biyolojik atıklar toprağın altında güzel güzel ya besin olurlar ya da milyonlarca yıl sonra pırlanta olur yeni evliliklerin (pardon kimyasal süreçlerin) başlangıcı olurlar.. Onlar öldükten sonra da geride bıraktıkları kimyasal birikinti olan çocukları miras kavgasına girer tabi ki bunu da kimya yapar.. Hayat sonsuzdan bu yana böyle geldi ve sonsuza kadar da böyle olacak.. Bizleri kimya yönetecek..

  20121204_4_karsiliksiz-ask-dehseti_5

Aslında hayatımızda olan aksilikleri kimya sürecine göre yorumlarsak biraz daha kafaya takmayız aksilikleri. Yukarıdaki anlatım ne kadar saçma değil mi? Görünür her şey maddedir ve maddeleri önemsemeyin.. Bunun için olaylara kimyasal yaklaşın.. Böylelikle ne kadar saçma bir sorun sahibi olduğunuzu anlarsınız.. Bu da benden bir tavsiye olsun.

Bu kimya yazısına ara ara devam etmeyi düşünüyorum.. Belki uygun olursa küçük yıkıcı ipuçları verebilirim.. =)

exp

Information is power and power is chemistry….

Hoşçakalın…

1 reply »

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s