Bilmiyorum kaç kişi kendisinden haberdardır veya müziklerini dinlemiştir ama benim için sıradışıdır. Çok müzisyene takıldı “Modern Çağın Mozart’ı” lakabı. Yeni bir Mozart olarak anılmak kolay değildir; taşınmaz ağırlığı, çöker üstüne müzisyenin. Çünkü Mozart olmak sadece müzisyen olmak demek değildir. Şair ve yazar da olmaktır. Tutku, aşk, tabiat, dinginlik, asalet ve edebiyattır Mozart olmak, o sadece müzik yapmazdı. Gözlerinizi kapattığınızda dalgalar gibi çağıldarsınız, bir bakmışsınız ağaçta usulca sallanan bir yaprak kadar hafifsiniz, her şeyi boşverircesine. Kuşlar cıvıldaşır sanırsınız, oysa kilometrelerce ötede kükreyen aslanın sesi kulağınıza yeni yeni gelir. Ruh halinden ruh haline büründürür insanı, ermiş hissettirir.
En azından beni.
Wagner’den Brahms’a ondan Tchaikovsky, Vivaldi, Mahler ve Dvorak’a hatta Handel’e. Her biri müthiştir, üstattır. Tıpkı Mozart gibi. Hepsinin yeri ayrıdır, tarihteki yerlerini aldılar, kulaklarımıza kazındılar. Bugün de birçok yetenekli piyanist var fakat elleri piyano tuşlarında olmasına rağmen sadece müzik yapmayıp hikaye de yazabilen çok nadir insan vardır. Onu dinlerken sadece müzik dinlemezsiniz, yürek burkan bir şiir veya okumaktan kendinizi alamadığınız bir polisiye roman dinlersiniz. O, Ludovico Einaudi. Klasik müziğin yaşayan en büyük temsilcilerinden biri. Kendi adıma da biricisidir. Bestelerini filmlerde de duymuşsunuzdur muhakkak. Duymayanlar, keşfedin tabiatın bize sunduğu en büyük hediyelerden birini. Mozart veya Beethoven ile aynı çağda yaşayamadık belki ama Ludovico şanstır, dinlemek lazım.
Kategoriler:Müzik
Muhteşem. Keşfetmemi sağladığınız için çok teşekkürler…
rica ederim.