Dünya sistemler tarafından yönetiliyor,  Markette alacağımız üründen, çorabımızın desenine kadar bir reklam kuşağını zihnimize kazıyan sistem, bizim vereceğimiz kararlar üzerinde hakimiyet kurmuş durumda. Kararlar bizim değil, sistemin tercihi. Uyuşturucu da böyle bir şey. Bonzai dediğimiz nane toplumsal bir durum. Devletin hakimiyet çabası, bir baron mücadelesi veya ötesi. iktidarlar, devletler ve çeşitli güçler uyuşturucuyu bitirmek istemezler, uyuşturucuyu kontrol etmek isterler. nerede içildiğini, hangi kesimlerin içtiğini kendi kontrolünde tutmak isterler. buna göre de bir politika izlerler. Yani karakolun etrafında açıktan satıyorlar falan gibi durumları garipsemeyin çünkü bu bir politikadır.

Bonzai dedikleri esrarın sentetik hali, işlenmişi yani içine kimyasal karışmışı.  Her dönem farklı çeşitte uyuşturucu popüler olur, bonzai de popüler oldu bir kere. Sistem için  uyuşturucunun şekli fark etmez. uyuşturulmak istenen kesime verilir, rahatlığı sağlanır. böylelikle hem hayatı en zor şartlarda yaşayan kişilerin eşitsizliğe olan sinirini uyuşturucu yoluyla sakinleştirerek isyanı engellenir hem de hayatı o kadar da zor olmayan kişilerin karşısına da çok kötü bir düşman imajı koyarak kendi çatısı altında birleşmeleri sağlanır ve her iki kesimi de kontrol etmesi kolaylaşır. Ucuz etin yahnisi böyle boktan oluyor işte, ölüyorsun. Bundan daha iyi zirve mi olur ? Altın vuruş geyiği vardı bir zamanlar, al sana altın vuruş. Bonzai’nin  özellikle gençler arasında böyle artmasının başka sebepleri de var. Farklı yönlerden bakarsak bu sebeplerin başında, alkol yasağı ve yükselen alkol fiyatları geliyor. Alkole parası yetmeyen insanların başka arayışlara girmesi işten bile değil. Bir bira parası olmayan insan gidip bir fişek bonzai alıyorsa ne diyeyim ? işte vergi ekonomisinin nimetleri bunlar.

özetle ; yükselen alkol fiyatlarının karşısında ucuzlaştırılan, işsizliğin, ucuz işçiliğin, can güvenliği ve sosyal güvenliği olmayan en alt çalışma koşullarının ve gelir adaletsizliğindeki büyük uçurumların bilinçli bir ürünüdür.

Hatırlayalım bir dönem liselerde gençler çakmak gazı çekerek ölüyorlardı. Çakmak gazı çekerek ölen çocukları gördü bu ülke. Peki soruyorum o zamanlardan bu zamanlara ne değişti ? İnsan hayatına verilen önem arttı diyebiliyorsak ne mutlu bizlere! Türkiye’de yaşadığımızı hatırlatarak böyle bir şeyin hiç olmadığını vurgulayayım. Alakası olmayacak(kategorileri farklı) ama bunun en yakın örneği soma maden faciasıdır. Bu ülkede bir şeylerin değişmesi isteniyorsa öncelikle devletin cebine giren karanlık paralardan kurtulması gerekir. Sırf birilerinin işi görülsün diye medya pohpohlamasıyla çözülmez. Bonzai biter diğer uyuşturucular yaygınlaşır.

Son olarak ;

Şu dönemde artan Bonzai ölüm vakalarını ve hakkında çıkan bir ton haberi aynı kuş gribi gibi veya kene olayları gibi düşünebiliriz. Popüler oldu, ne kadar popüler olursa o kadar devletin ve uyuşturucu baronlarının işine geliyor. İnsanları korkutmak, el altından satılmasını engellemek. Uyuşturucu sanıldığından çok daha büyük bir piyasası vardır, devletler de bu piyasadan nemalanmaya çalışırlar. Uyuşturucu ticaretinin yolları üzerindeki kilit noktalar devletin kontrolü altındadır. Avrupaya giden eroin gayet güvenli bir şekilde gidiyor. Biz ne yaparsak yapalım engel olamayız. Küresel güçler böyle emrediyor. İşte bonzai burada kötü çocuk muamelesi görmeye başladı.  Eski tabiriyle jamaika denilen bu nane hakkında bu kadar toplumsal bilinç ne ara medyada oluştu ? Hiç sanmıyorum, bir anda dezenformasyona uğradık diyebilirim. Uyuşturucuyla mücadele edilecekse hepsiyle edilmeli, sadece tek bir uyuşturucuya yüklenip diğerlerine göz yumulmamalı. Devletin göstermelik olarak yaptığı uyuşturucu baskınları sadece akşam 7 haberlerinde izlememiz için ötesi değil maalesef. En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün uyuşturuculara karşı toplumsal bilinç sağlanmadığı sürece uyuşturucunun kökü kazınamaz. Tabii, devlet bu konuda samimiyse bu dediklerim olur, yoksa olmaz.

not: Uyuşturucu sağlığa zararlıdır ve yasal değildir. Kullanmayın, uzak durun!