Geçen gün taksime yolum düştü, taksime gelmişken gezi parkına da uğrayayım dedim. Öyle bi çay içer, kafamı dinlerim diye düşündüm. Girmez olaydım gezi parkına, şu sıralar güzelim parkı pislik götürüyor. Gece-gündüz fark etmiyor yerlerde her daim çöpler var ve parkın beton zemini kırık dökük halde. Çimler desen çok bakımsız. Görünen o ki bahçe düzenlemesi 2 yıldır yapılmıyor. Belediyenin gezi parkını umursadığı yok. Parkın taksim meydanına bakan tarafında merdivenlerin solunda bakımsızlıktan geniş toprak bir yol oluşmuş. İnsanlar parka giriş yapmak için merdivenlerden ziyade, toprak yolu kullanıyorlar. Parkın içinde sol kısımda gezi cafe var. Oturdum 2 bardak çay içtim. Hizmetleri genel anlamda kötü, çay 2.5 lira, fiyatı taksime göre normal sayılır. Sırf gezi parkında biraz kafa dinlemek için oturulacak bir yer. Onun dışında pek bi nuımarası yok. *Üstteki fotoğrafı 2 gün önce gezi cafe’de çektim. 

Gezi parkı, ailelerin de uğrak mekanı. Parkın ortasında çocuk oyun alanı var. Haftasonları aileler çocuklarını alıp gezi parkına geliyorlar. Yalnız dikkatimi çeken şey genelde türklerden çok arap aileler geliyor. 🙂  Olsun bu da güzel bir şey. Yeter ki gelsinler, dört duvar arasına sıkışmaktan iyidir 🙂

Taksim meydanı için beton deryası desek yanlış olmaz.Taksim yayalaştırma projesi, taksimi betonlaştırma projesine dönüştü. Taksim meydanı, dünyanın en kötü meydanı olma yolunda ilerliyor. Gezi protestolarının üzerinden neredeyse 2 yıl geçti ve meydan gittikçe kötü hale geliyor. En ufak bir çevre düzenlemesi yapılmadı. İstanbul’da betonlaşmanın en etkili olduğu yer neresi ? diye sorsalar ilk söyleyeceğim yer kesinlikle taksim meydanı olur. Eskiden en azından meydanın bir kısmında yol vardı, araba geçerdi. Orada yol olmasını savunmuyorum ama şimdi o kadar şekilsiz ucube bir meydana dönüştü ki yol olsa daha estetik durur.

Taksimin 1970’li yıllardaki hali, arabaları çıkartırsak gayet estetik duruyor. şimdikinden çok daha yeşil. Keşke hep böyle kalsaydı.