Bilgisayarla ilk tanışma yerim ; internet kafe
” Abi, masa 7’ye yarım saat ekleeee”
Ne günlerdi ama! O zamanlar yaşım küçük olduğundan yanımda benden büyük arkadaşlarımla internet kafeye girmeye çalışırdım. Her çocuk gibi benim de o sıralar tek amacım oyun oynamaktı. Evde bilgisayar olmadığından okul çıkışlarında soluğu internet kafelerde alıyordum. İnternet kafeye gide gele interneti de hafiften çözmeye başlamıştım, bir süre sonra oyundan ziyade web sitelerinde gezmeye, özellikle haber sitelerinde takılmaya başladım. Ms-Dos komutlarını öğrendim. mIRC ile tanışmam da o döneme rastlar. Chat kavramıyla tanıştıktan sonra hızımı alamadım, daha 9-10 yaşında koca koca insanlarla chatleşiyordum. Artık internet kafelere chat yapmak ve haber okumak için gider olmuştum. İnternetin o altkültürü, beni öyle içine çekmişti ki kurtulamıyordum. İlk icq hesabımı internet kafede açtım. Sonradan kullanıcı numaramı unuttuğum için hesap bi halta yaramadı. Daha sonraki yıllarda ebay’de eski icq numaraları satılmaya başlandı. O numarayı unutmasaydım cebime biraz para girerdi. 🙂
Eve bilgisayar gelmesi ( o sırada sevinç çığlıkları atıyordum)
2000 yılında eve bilgisayar geldi, bilgisayar geldi dediysem mağazadan yeni alınmadı. Yazıhanedeki miadı dolmuş bilgisayar bizim eve transfer oldu. (Bu basit gibi görünen olayın hayatıma yön veren olaylardan birisi olduğunu yıllar sonra anlayacaktım)
Hatırladığım kadarıyla ilk bilgisayarımın özellikleri şöyleydi ;
İntel pentium 1 işlemci
16 mb ram
500 mb harddisk
Windows 98 yüklüydü
Bilgisayarın en güzel tarafı da komple( Klavye, fare, monitör, kasa ve hoparlör) beyaz olmasıydı. Kasa, toplamaydı. Harici birimlerin her birinin markası farklıydı. Artık nasıl etkilendiysem beyaz klavye sevdam hiç bitmedi. Bulduğum yerde aldım ve bozulana kadar kullandım. Hala bazamın altında bozuk bi tane beyaz klavye durur.
Ekonomimizi sarsan 146 faciası
Evde internet olmadığı için ilk başlar bilgisayar, şahsım tarafından salt oyun kutusu olarak kullanıldı. Oynadığım bazı oyunlar ; gta 2, counter strike (99 edition), prince of percia (1), red alert (1), call of duty vs Oyun oynamaktan bıkınca eve internet bağlatma çabalarına giriştim. Baktım ailemden olumlu reaksiyon alamıyorum kendi başıma uğraşmaya karar verdim. İlk başlar 146 ile bağlanmaya çalıştım. Bağlandım bağlanmasına ama o fatura nedir öyle arkadaş ? Ay sonunda eve kol gibi fatura geldi. Kol biraz kibar kalır, ağzımı bozmak istemiyorum. 🙂
146 ile bağlantılarda 1 saatlik bağlantı halinde ;
normal artiş periyodu için 40 kontör x 15.000,- = 600.000,- tl
1.kademe indirimli artiş periyodu için 28 kontör x 15.000,- = 420.000,- tl
2.kademe indirimli artiş periyodu için 24 kontör x 15.000,- = 360.000,- tl
146 ile bağlanmanın faciaya dönüştüğünü görünce başka yollara yöneldim.
E- kolay kart dönemi
146 faciasından sonra babamın sinir krizi ardından ablamla bana söylediği ; bu eve bi daha internet gelmeyecek, ders çalışın! lafından sonra 1-2 ay internet aleminden uzak kaldım. Bir şekilde internete girmeliyim diye düşünürken rahmetli Kemal Sunal’ın oynadığı e-kolay kart reklamını görüp e-kolay kart aldım. E-kolay kart o dönem büyük nimetti çok yavaş da olsa siber aleme akıyordum. Sonra adsl yaygınlaşınca 2005′ lere doğru e-kolay kartların devri kapandı. E-kolay, orta yaşlıların okey oynama sitesine dönüştü.
2000’lerin başında patlayan satanizm furyası
***Buraya not gibi düşeyim ; ben bu konu hakkında detaylı bir yazı yazacağım.***
Tam o dönem(2000’lerin sonuna doğru) satanizm furyası patladı. Durmadan televizyonlarda satanistlerle ilgili haberler çıkıyor, güya İstanbulda satanistlerin takıldığı metal kafelerden falan bahsediliyordu. Adamların bahsettiği kafeler kadıköydeki rock barlar, tüm metal ve rock müzik dinleyenler bir anda satanist oldu. 😀 Kadıköy’ deki akmar pasajının satanistlerin mekanı olarak yaftalanması ve polislerin pasaja baskın yapması da ayrı bir komedi. Medyanın abartmaları halkın gözünde uzun saçlı gençleri potansiyel birer satanist haline getirmişti. Özellikle babaannelerin, ” vah vah, torunum satanik oldu” lafı 2-3 sene öyle devam etti, medya satanizm haberlerini kesince unutuldu.
İlk deep web girişimlerim
İlk deep web deneyimlerim de o döneme rastlar ki o karanlık web sitelerdeki gördüğüm bazı fotoğrafları hala unutamadım. Düşünün o kadar korkunçtu ki. Son dönemde tor kullanarak deep web’e girmeye çalışan ergen bünyeler o dönemi bilseler şu hallerine ağlarlar. Deep web diye girmeye çalıştıkları yerde bi cacık yok. Asıl olay dark web’de, ben o zamanlar dark web’e girerdim. Bu kavramları(deep web vs) yıllar yıllar sonra öğrenecek olmamla birlikte çocukken ne kadar salakça bir iş yaptığımı anlayacaktım.
Eskiden internet dünyasında engellenmiş site diye bişe yoktu. Herkes istediği siteye girebiliyordu. Türkiye’de internet yasaları ve yasakları henüz oluşmadığı için oldukça rahattık. *rahat battı*
O dönem rotten.com manyaklığı vardı, bu site hala var mı bilmiyorum ama hayatımda girdiğim en iğrenç sitelerden top 5’e rahat girer. Sitede korkunç şekilde ölmüş veya öldürülmüş insanların sansürsüz fotoğrafları vardı. Site berbattı, küçük yaşta psikolojim ağır hasar aldı. hangi akla hizmet girdim o siteye bi fikrim yok.
* * * * * * * * * * * * * *
Yazıyı çok uzatmak istemiyorum, daha anlatacak çok şey var. artık, başka postlarda anlatırım. 1999 yılından 2004’e kadar olan dönem benim için bu şekildeydi. İnternetin ilklerini ucundan da olsa yakaladığım için kendimi şanslı sayıyorum. haydi selametle.
Kategoriler:teknoloji
Anilarim canlandi! Kedici satanistlerle ilgili yazinizi heyecanla bekliyorum 😀
sanırım siz de o dönem satanist zannedilmiş gençlerdensiniz 😀 en kısa zamanda yazacağım. 🙂
Evet, ergenlik ve metal müzikle tanışma zamanlarıma denk geliyor 🙂
🙂 ülkedeki saçma medya yüzünden insanlar satanistlikle suçlandı. Hatırlıyorum bazı gazeteler duvara alelade çizilmiş pink floyd simgesini şeytana ibadetin sembolü diye göstermişti. Çooook kötü durumdaydık çooook 😀
Kaldi ki bir de o album kapagında gokkusagi renkleri var. Ne satanistlik ama! 😀
Gökkuşağı renklerine rağmen yüce medyamız o albüm kapağını satanistik tanıtmıştı, karanlık günlerdi 😀