Dünya edebiyatına adını altın harflerle yazdırmış Rus tiyatro ve öykü yazarı büyük usta Anton Pavloviç Çehov’un 158. doğum günü bugün. Çoğu toplumun adeta cinnet içinde olduğu bu dönemde bizi kurtaracak şeylerden bazıları da tiyatro, roman ve öyküler olabilir. Yaşamın zaman zaman çekilmez bir hâl aldığı periyotlarda edebiyata daha çok sarılırım ve her defasında hiçbir ilacın etki edemediği kadar pozitif yönde tesir eder her bir hücreme. Yazık ki çevremdeki bazı akranlarım, “artık öykü ve edebiyat devrini geçtik, hayatın gerçekleriyle(iş bulma, aile kurma, hayatını idame ettirme vs.) uğraşmalı ve buna kafa yormalı” dese de edebiyatı bir kenara koymak hayatı eksik anlamak olur diye düşünüyorum. Zaman zaman 1800’lere uzanıp Voznosenski caddesinde tur atmalı, Neva nehrinde gün batımını seyretmeliyim. 1900’lerde Charles köprüsü üzerinde Vitava nehrini seyrederken bir yandan Kafka’nın eşsiz anlatımlarına kulak kesilmeden bir hayat çok yavan olurdu bana göre.

Yerli ve milliliğin ağızda sakız olduğu dönemde, Prof.Demirtaş’tan bir alıntı yapmak gerekirse “evrensel olmayan milli olamaz” sözlerini bir kez daha hatırlatırken, evrensel bir değer olan Antov Çehov özelinde fakat tüm insanlığa mal olmuş, yazın literatürüne adını tabiri caizse kazımış tüm üstatların doğum gününü kutluyorum çünkü onlar, ölümsüzler.

“Hayat sizi güldürmüyorsa espriyi anlamadınız demektir.” Anton Çehov