Öncelikle belirtmem gerekir ki derin sularda yüzüyorum. Boğulmayı da göze alarak yazıyı okumaya başlamanızı tavsiye ederim.
Başlık Sagopa Kajmer’in eski bir albümünün adı. Son zamanlarda fazlaca dinlediğim için oradan esinlendim.
İnsan konusuna gelirsek; insan, omurgası üzerinde dik durabilen iki ayaklı bir canlı. Maalesef binlerce yıldır yeryüzünde hükümdarlık yapıyor. Hırslı, bencil ve bir o kadar da kibirli olduğu için başka canlılara zarar vermekten asla çekinmiyor. İlk kabilelerde temel gereksinimlerini karşılayabilmek için davranış açısından insanın bir hayvandan farkı yoktu. Hayvanlardan Tanrılara Sapiens’te dediği gibi ne yazık ki insanın doğasındaki vahşilik hiç geçmedi.
Yavuz Sultan Selim’in İran şahına yazdığı sözler duygularımı çok güzel ifade ediyor ;
Sanma şâhım herkesi sen sadıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sadıkâne belki ol âlem de serdâr olur
Yâr olur ağyâr olur serdâr olur dildâr olur.
Keşke fiziki görüntüsü gibi insanın karakteri de dik durabilseydi. İnsan, paranın doğuşuyla birlikte başta yalanı, sahtekarlıkları, ayak oyunlarını ve iki yüzlülüğü huy edinmiş bir canlı haline geldi. Günümüzde modern diye tabir edilen insana bakıyorum, davranışları midemi bulandırıyor. Bu kadar alçalamaz diye düşündüğüm kişiler, bakıyorum en dipte takılıyor. Yüzünün astarını satanlar mı ararsın, her çeşit parazitle aynı toplumda yaşama mücadelesi veriyoruz. Konu yanlış anlaşılmasın en çok kendimi eleştiriyorum. Hiciv aşığı bir adamım. Kimse dört dörtlük değil ama haddini aşan kötü insanlar gözüme battığı için bu bahis onları kapsıyor.
Altın harflerle yaz mahlasımı.Halvetim kasvet,kem gözlere şiş!…
Cadü ya herru!.. ya merru!.. kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı,demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.Düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!..
İnsandaki sıkıntıları temellendirmeye kalktığımda iki ana başlık gözüme çarpıyor. Bunlardan ilki para hırsı diğeri bencillik. Para için bugün insanın yapamayacağı hiçbir şey yok. Para karşılığı ruhunu, bedenini ve kişiliğini anında satabilecek düzeye gelenleri görünce, herkesin bir fiyatı vardır lafına inancım arttı. Gerçekten öyle bir fiyat varmış. Yazık.
Cehalet ve vizyon darlığı da kişiyi onursuzluğa sevk edebiliyor. Neden mi dersiniz ? Dar kafalı insan önce yalana başvurur. Ufak veya büyük yalanlarla çevresinde saygınlık kazanacağını zanneder. Oysa karakterinden harcadığının farkında bile değildir. Söylediği yalanlar büyüdükçe kişinin sahte davranışları artar. Bunlara ek olarak kişi kibirlidir. Kişinin kendini kaf dağının tepesinde görmesi de bu cehaletinin ve örümcek kafalılığının bir sonucu.
Yine her şey ailede bitiyor. Psikolojiye göre bir insanın karakterinin oluşumunda 0-6 yaş çok önemliymiş. Ergenlik dönemine kadar iyi yetiştirilmemiş çocuklar, çeyrek asırlık yaşa geldikleri zaman ikili ilişkilerde olgunlaşamamış ham tipler oluyorlar. Yarın bir gün aile kurumuna girdiklerinde yaşayacakları rezilliği öngörmek zor değil.
Kendi açımdan bu seneyi kötü insanları tanıma senesi olarak ilan ettim. Kendimi sıcakta pişen bir demir gibi hissediyorum. 🙂 Bakalım ilerde neler olacak. Allah, bizleri dürüst insanlarla karşılaştırsın. Ben duygusal bir insanım, duygusuz ve kötü kalpli insanlar benden uzak olsun. Kalp kırmak kolay, önemli ve zor olan yapıcı olabilmek.
Üstad Necip Fazıldan bir anekdotla bitireyim ;
Üstad’a sorarlar, “Sevgi mi, nefret mi?” diye. “Nefret.” diye cevap verir. Ve ekler, “Çünkü onun sahtesi olmaz.”
Sağlıcakla kalın, yazılarımı paylaşmayı unutmayın 🙂
Kategoriler:kişisel yazılar